9 Kasım 2008 Pazar
BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER......
ben anne olmasaydım eğer.......
Ben anne olmasaydım eğer...
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye 'Uçan Fil Dumbo!' çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
Sen olmasaydın eğer ben asla 'anne' olmayacaktım.
Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!
ikinci kez anne olacak olmanın mutluluğu içindeyim..tahmin edersiniz ki bu günlerde sağlığım pek iyi değil.. mide bulantılarım,halsizliğim ve uyku halii başladı.. bloğumla eskisi gibi ilgilenemiyorum.. blog arkadaşlarımı mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum.. ama bu aralar yeni şeyler yapıp yayınlayamıyorum.. inşallah kusuruma bakmazsınız..
görüşmek üzere..............
5 Kasım 2008 Çarşamba
PAZILI KOL BÖREĞİ
- Yarım bardak yoğurt
- yarım bardak sıvıyağ
- bir yumurta akı
bu üç malzemeyi karıştırıp iyice çırpıp sosumuzu hazırlayalım
- yıkanıp doğranmış pazı yaprağı
- bir adet soğan
- biraz çökelek
soğanı yemeklil doğrayalım ve sıvı yağda kavuralım.soğanlar kavrulunca doğradığımız pazı yapraklarını koyalım ve çok az kavuralım. sadece rengi değişecek kadar
ateşten alalım ve tuzunu karabiberini ekleyelim.
yufkanın bi tanesini serelim sosumuzu üzerine serpip iyice her tarafına yaydıralım.pazılı içimizi döşeyelim .daha sonrada çökeleği döşeyelim..yufkamızı rulo şeklinde saralım. tepsiye koyalım..yufkalar bitene kadar aynı işlemi yapalım. ben 3 yufkayla yaptım..
böeğimizin üstüne yumurta sarısı sürüp fırına verelim.. altı üstü kızarana kadar pişirelim.
3 Kasım 2008 Pazartesi
BAHÇEDEKİ KIŞ SEBZELERİ VE PATATES SALATASI
1 Kasım 2008 Cumartesi
29 Ekim 2008 Çarşamba
kurabiye-pçdse 28
28 Ekim 2008 Salı
AÇMA &PÇDSE 28
- 2 bardak ılık su( ben 1 bardağını süt, 1 bardağını su koydum.istediğiniz gibi yapabilirsiniz.)
- 1 paket yaşmaya
- 1 bardak sıvıyağ
- yarım bardak şeker
- bir yumurtanın akı,srısını üstüne süreceğiz.
- aldığı kadar un ve tuz.
önce mayayı ılık süt ve suyu ve şekeri karıştırıyoruz.. sonra diğer malzemeleri katıp. hamurumuzu yoğuruyoruz.hamurun üstünü kapatıp sıcak bir yerde mayalanmaya bırakıyoruz.. bir iki saat sonra kabaran hamurumuzdan parçalar koparıp şekil veriyoruz.(ortasına margarin sürüp şekil veriyoruz.).
tepsi yedizdiğimiz açmalarında biraz kabarmasını bekliyoruz .sonra da yumurta sarısını sürüp,susamlarını da döküyoruz ve fırına veriyoruz..
23 Ekim 2008 Perşembe
20 Ekim 2008 Pazartesi
FRİENDSHİP AROUND THE WORLD AWARD/ ULUSLARARASI ARKADAŞLIK ÖDÜLÜ
şimdi çok güzel bir arkadaşlık ödülü aldım.. ve çok mutlu oldum.canım arkadaşlarım fatoş ve serap beni bu güzel ödüllere layık görmüşler.çok teşekkür ediyorum onlara.
17 Ekim 2008 Cuma
SALÇALI - BAHARATLI YUMURTA
15 Ekim 2008 Çarşamba
PATLAMIŞ MISIR & SOBELER
üçüncü sobem de tadına doyamadım-dilek'ten geldi.
konu evde nefret edilesi durumlar.
- iki oda bir salon evime kışın 4 ay boyunca 300 ytl ye yakın doğalgaz faturası gelmesi
- mutfak lavabosunun durmadan tıkanması
- evi hergün süpürsem dahi sanki hiç süpürülmemiş gibi toz olması.
- yazın eve bakan güneşin evi son derece ısıtması . gerçi o yüzden yazları hep şilede geçiriyoruz.
- eşimle kızımın birbirleriyle yarışır gibi evi dağıtmaları.
- evden ayrılınca yani birkaç günlüğüne şileye gidince eşimin evin altını üstüne getirmesi. nedense ben evde olmayınca bişeyler araması hiç bitmez.
- ve hangi çekmeceyi açsam kablolar,telefonlar,hafıza kartları,cdler..vs bulmam.oda hasanın teknoloji merakı yüzünden.
- telefonun sabah tam uykumun en güzel yerinde çalması
- vs.vs. vs.........buna benzer bir çok durum işte..
mısırlar annemin tarlasından ,
mısır patlatmayı bilmeyen yoktur heralde ..............
14 Ekim 2008 Salı
GELİNCİK MANTARI VE KIKIRDAK MANTARI
29 Eylül 2008 Pazartesi
bayramınız kutlu olsun
28 Eylül 2008 Pazar
fındıklı rulo tatlı
- 1 çay bardağı yoğurt
- 1 çay bardağı sıvıyağ
- 1 yumurta
- yarım paket margarin
- 1 kabartma tozu
- 1 vanilya
- aldığı kadar un
içi için
bir su bardağı kırılmış fındık
yarım su bardağı şeker
bir tutam tarçın
şerbet
3 su bardağı su
3 su bardağı şeker
bütün malzemeleri karıştırıp çok sert olmayan bir hamur elde edelim
hamuru merdaneyle incecik açalım ve fındıklı karışımı serelim.rulo yapıp keselim ve bir kaç seferde hamurumuzu bitirelim . kestiğimiz ruloları yağladığımız fırın tepsisine dizip 170 dereceli fırında pişirelim.
şerbeti yapıp üstüne dökelim..
27 Eylül 2008 Cumartesi
PATLICANLI KEBAP (iftar etkinliği)
- yarım kilo kuşbaşı et
- 1 adet soğan
- 2 adet sivri biber
- 1 adet soğan
- 4 adet patlıcan
- yarım çorba kaşığı tereyağı
- sıcak su
- tuz,karabiber
- kızartmak için sıvıyağ
soğanı yemeklik doğrayalım.tereyağını büyük bir tencereye alarak eritelim.önce eti sonra soğanı ekleyerek soğanlar pembeleşene dek kavuralım.et suyunu salıp sekince küp küp doğranmış domatesi ve doğranmış yeşil biberi etlere ilave edelim.üzerini biraz aşacak kadar sıcak su ekleyelim.karabiber ve tuzla tatlandırıp suyunu çekene kadar pişirelim.
patlıcanları alaca soyalım.halka halka doğrayalım.dilersek tuzlu suda bir süre bekletelim.çıkartıp kurulayalım.patlıcanları sıvı yağda fazla karartmadan kızartalım.fazla yağını süzüp bir tepsiye dizelim.kavurduğumuz eti patlıcanların üzerine dökelim.üzerini düzelterek orta dereceli fırına verelim.15 dakika kadar pişirelim.
patlıcanlı kebabımız sersive hazır.. dilerseniz daha fazla domates ve biber kullanabilirsiniz.. ben iki ölçek yaptım.. yani malzemelerin iki katını kullandım..
iftar etkinliğinin 4. haftası ev sahipliğini yapan http://hobievigardenya70.blogspot.com bloğunun sahibi arkadaşımıza gönderiyorum..kolay gelsin canım..
26 Eylül 2008 Cuma
GALETE UNLU TATLI
4 yumurta
1 nescafe fincani sıvı yag
1 nescafe fincani galeta unu
1 nescafe fincani ceviz
1 nescafe fincanı hindistan cevizi
1 nescafe fincani seker
1 kabartma tozu,
1 vanilya
Şerbeti:
2,5 nescafe fincanı su
2 nescafe fincanı seker
Krema:
1 kg süt
1 nescafe fincanı mısır nisastası
1 nescafe fincanı seker
1 Vanilya
25 Eylül 2008 Perşembe
KİLİS TAVA (iftaqr etkinliği)
- kırmızı ve yeşil biber,maydonoz,soğan ve sarmısakları incecik olacak şekilde doğrayalım ben rondoda çektim
- kıymaya doğradıklarımızı ve baharatları koyup iyice yoğuralım ve tepsiye yayalım
- sıvı yağı üzerine gezdirelim ve dilimlenmiş patates ve domatesleri resinde ki gibi koyalım
- 170 derecelik fırında 50 dakika kadar pişirelim.servis e hazır.
dema eden iftar etkinliğine gönderiyorun bu yemeğimi.. ve arkadaşıma kolay gelsin diyorumm..
24 Eylül 2008 Çarşamba
ŞEKERPARE
4 kaşık pudra şekeri
1 yumurta
1 kabartma tozu
aldığı kadar un
şerbet:
3 bardak şeker
3 bardak su
bütün malzemeleri karıştırıp yumusak bir hamur elde ederiz.. ve hamurumuza şekil verip üzerine fındık koyarız.. 170 derece fırında pişiririz.. şerbetimizde şekerparemizde ılık olacak şekilde şerbeti tatlıya döküp. soğuyunca servis yaparız.
20 Eylül 2008 Cumartesi
PATLICAN OTURTMA (İFTAR BEREKETİ ETKİNLİĞİ)
ayrı bir tencereye sıvıyağı koyalım.. doğradığımız soğanı kavuralım.. kıymayı kavuralım.. küp küp doğradığımız domatesi ve salçayı koyalım.. hepsi kavvrulunca baharatlarını koyalım tuzunu koyalım..yarım bardak su ekleyelim..pişirelim. isteğe göre maydonoz da koyalım..
kıymayı borcama dizdiğimiz patlıcanların üstüne yayalım. üzerine domates ve biber koyup fırına verelim.. istersek yemeğe biraz daha sıcak su ekleyebiliriz.. susuz olmsın diye..
AFİYET OLSUN
18 Eylül 2008 Perşembe
tiramisu
kakaolu hazır kek
3 yemek kaşığı un
3 yemek kaşığı şeker
1 adet yumurta
2 su bardağı süt
1 paket (200gr) labne
ıslatmak için
2 tatlı kaşığı kahve
1 fincan sıcak su
süslemek için
kakao ve dekor şekeri
Hazırlanışı
1 fincan sıcak su ile kahve hazırlanır. (İstenirse 1-2 küp şeker konulabilir.)
Kekin tabanı servis tabağına konulup hazırlanan kahve ile ıslatılır.
Un, şeker, yumurta ve süt ocakta muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir.
Muhallebi ılınınca içine labne ilave edilip mikserle çırpılır.
Önceden ıslatımış kekin üzerine muhallebinin yarısı konulur.
Kekin üst kısmı da kahve ile ıslatılır ve muhallebi üzerine dökülüp düzeltilir.
Soğuduktan sonra servis yapılınncaya kadar dolaba kaldırılır.
Servis yapılmadan önce üzerine çay süzgeci ile kakao serpilir.
tarif yemekname dergisinin editörü devletşaha ait..
bumbada yada kokostar
gelelim tarife:
daha bloğum yokken ve sessiz sessiz blog takibi yaparken sevilceden inciler bloğuyla karşılaştım.. çok güzel tarifler vardı.. bu tarifi de orda gördüm.. sonra baktım ki oktay usta da bu tatlıyı sevilceden inciler bloğundan alıp yapmış.
benimde buzlukta hazır rendelenmiş bekleyen hindistan cevizim vardı.. bumbada tatlısını yapayım bari dedim...
tarif yazmayı üşendiğim için. oktay ustanın sitesinden kopyala yapıştır yapıcam... ama resimler bana ait yanlış anlaşılmasın..
bu ara resim hırsızlığı çok fazla oluyomuş.. bende resim hırsızlığını kınıyorum.. bence çok ayıp. eğer yapıpta resmini koyamıyosan tarifide vermeyiver.. dimi ama...
Malzemeler :
250 gr margarin
1 çay b. pudra şekeri
2 yumurta
1 çay b. sıvıyağ
3 çorba k. kakao
1p. kabartma tozu
1p. vanilya
alabildiği kadar un
İç harcı için:
1 taze hindistan cevizi
1 çay b. tozşeker
1 fincan süt
şerbeti:
1 su b. tozşeker
2 su b.su
Hazırlanışı :
250 gr oda sıcaklığındaki margarini elinizle iyice yumuşatın. Üzerine yumurtayı kırın. Pudra şekerini,sıvıyağı ekleyin. Kakaoyu da ekleyip karıştırın. En son 4 su bardağı unu, kabartma tozunu ve vanilyayı ekleyin.Yumuşak bir hamur hazırlayın. Ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın. İçlerine taze hindistan cevizi rendesi,tozşeker ve bir yumurta akını karıytırıp içlerine bir tutam koyup içli köfte gibi kapatın. İstersenizyuvarlayın isterseniz yumurta şekli verin.
Biraz zorlanabilirsiniz çünkü un kurabiyesi hamuru gibi kırılan bir hamur Şekil verdikten sonra tepsiye dizin ve 175 derecede pişirin. Daha sonra soğuk şekerli suyu üzerine dökün.Nefis bir tatlı..Blog arkadaşımız sevilcedeninciler e teşekkürlerimizle
ben üstüne çikolata sosu yapıp döktüm.. sizin tercihinize kalmış..
13 Eylül 2008 Cumartesi
İNANMAK NE MUHTEŞEM NE ÖZEL BİR ŞEY!
Ramazan geldi. Acaba ona erişmiş olmak beni ne kadar mutlu etti? Ona erişmiş olmak beni nasıl etkiledi? Dünyanın en yalnız köşesinde 11 aydır gurbeti yaşarken sevdiğimin yanına gelmiş gibi mi oldum?
Çevremde kimse halimden anlamaz, kapı kapı yalnızlığı yaşarken havada yalnızlığı solurken, birden dünyam zengin bir eve, zengin bir canlılığa mı döndü?
Bunun cevabını tam vermekten korkuyorum. Aklıma Resulullah (sas) adı anılınca O'na salavat getirirken elimi göğsüme koymam geliyor. Hani O'na olan sevgimi O'nun ayrıcalığını kendime hatırlatıp O'na gönülden selam veriyorum ya, sonra öğreniyorum ki, O insanın elini göğsüne götürmesinin sebebi meğerse şuymuş; Resulullah (sas)'a âşık olan sahabe efendilerimiz O'nun vefatından sonra adı anılınca kalplerinin atışına özlemin kalp atışı şekline dönüşür hızına hakim olamayınca çarpıntıyı bastırmak için ellerini kalplerine koyarlarmış. Meğer O aşkın sevginin vücuda yaptığı etkiyi bastırmak içinmiş... Aklıma bu geliyor. Kalbine, kendine hakim ol, o gitti ama bizimle demekle elini ritüel olarak göğsüne koymanın farkı.
Ahh o Ramazan bir de benim yaşadığım Ramazan? Neden böyleyim? Derken gözümün önüne yükselip pervaz etmek isteyen bir zeplin veya balon geliyor. Uçmak istiyor, istiyor; ama bir türlü uçamıyor. Çünkü ipleri yerdeki kazıklara sıkı sıkı bağlı. Çözmek lazım. Kontrolsüz havalanmasın diye içi çuvallarla dolu. Boşaltmak lazım. Balonun içinde genleşecek ve uçuracak olan helyum gazını ısıtmak lazım. Bende uçmak, pervaz etmek istiyorum; ama iplerim sıkı sıkı dünyaya bağlı, bencillik, beklenti, hırs çuvalları kalbimde dolu, atmak lazım. Uçuracak helyumu ısıtacak, pervaz ettirecek olan ateşi yakmak lazım. Yani evrad-u ezkâra dikkatle devam, dili, kalbi, aklı Allah (cc) ile meşgul, Resulullah (sas) ile dost eylemek lazım ki; uçabileyim. Uçup mana ikliminde pervaz edebileyim. Ramazan'ı, Kadir'i Allah'a yakınlığı hissedebileyim.
Neden Ramazanlaşamıyorum? Neden Mirac'ı, Berat'ı, Regaib'i, cumayı hissedemiyorum? Beni dünyaya sıkı sıkı bağlayan iplerim neler? Sanki en kuvvetli ipim; "İnsanlar ne der?" sorusu. "Allah ne der?" sorusu çok aklıma gelmezken, "İnsanlar ne der?" hayatımın her yanını kuşatmış.
Namazın vakti geçebilir (Allah korusun) tehir olabilir. Ama randevularıma çok dakikimdir. Bana emanet olarak verilirken bedenimi, aklımı, gözümü, kalbimi abur cuburlarla doldururken, harcarken, toplantılarıma girenleri seçerim, herkesi almam... Sanki hayatımda "Allah ne der yok? ( O nasılsa AF eder!)" İpleri dünyadan çözmek lazım, çuvallarımı düşündüm; en büyük çuvalım sanki "beklentiler" gibi geldi. İlgi, sevgi, düşünülme, saygı, itibar görme... Hep bekliyorum.
Beklediklerimi bulamayınca kırılan bir dal gibi kuruyorum. Hatta bu arada en büyük beklenti olan RIZA'yı unutuyorum, her şeyi ondan beklemeyi bırakıp, fani beklentilerin peşinde koşarken öyle yoruluyorum ki, bu çuvalı zeplinden atmak lazım. Başka ağırlıklarım da var; bencilliğim, rahatı sevmem, hırslarım... İpleri çözüp çuvalları teker teker balondan bıraktıktan sonra sıra dengeli yükselebilmek için helyumu ısıtmam gerekiyor. Benim hayatımın motoru da evrad-u ezkârım olmalı. Her gün düzenli -az da olsa devamlı- belli beslenme kaynaklarım olmalı. Her gün mutlaka özel olarak Rabb'imle konuşmalıyım. Yani Kur'an-ı Kerim'i Rabb'imle diyaloğumun baş unsuru kabul etmeliyim..
İmanımı tazeleyip, onu kuvvetlendirmeyi her gün su içmek gibi vazgeçilmez görmeliyim. Aman ya Rabb'im gönül balonum nasıl da yükseliyor. Her dakikanın bahşedilen ne kadar özel bir ikram olduğunu, onu en iyi şekilde değerlendirmem gerektiğini hissediyorum... İnanmak ne muhteşem ve özel bir şey...
11 Eylül 2008 Perşembe
MİNİK EVİMİN TURUNCU MUTFAĞI
yeni başlığım nasıl..... çok sevinçliyim çünkü bloglarda gördüğüm o başlıklara bakar bakar kıskanırdım.. benimde bir başlık resmim olsun isterdim.. ama nasıl yapıldığını bilmiyodum..bugün tesadüfen allah karşıma keyfi zamanlar bloğunun sahibi songülü çıkardı..bende isterim diyenlere yaparım hemen diyodu... hemen bende isterimm dedim..bir kaç saat içinde bana bu güzel başlık resmimi yaptı.. o kadar mutlu oldum ki anlatamam.. burdan birkez daha teşekkür etmek istiyorum.. çok sağol canım....iyiki bugün tanıdım seni...
nasıl olmuş arkadaşlar yakışmış dimi?................
10 Eylül 2008 Çarşamba
FIRINDA ŞİŞ KÖFTE VE RAMAZAN PİDESİ ve İFTAR BEREKETİ ETKİNLİĞİ
ilk olarak köftemizi yoğururz . bildiğimiz köfte, tarifini vermeye gerek yok .
patlıcanları alaca soyarız ,enlemesine yuvarlak doğrarız ve tuzlu suya koyarız.
bu arada o,patatesleri soyup yuvarlak doğrarız..
küçük biberlerimizide hazırlarız
ve hepsini sırayla kızartırız . ama çok az sadece diriliğini öldürecek kadar az kızartırız.
onlar soğuya dursun biz pidemiz için hamurumuzu yoğurmaya başlayalım.
tarif:
4 bardak su
1 paket yaşmaya
1bardak ılık su
yarım bardak ılık süt
yarım bardak sıvıyağ
iki tatlı kaşığı şeker ve tuz
üzeri için
iki kaşık süt
bir kaşık yağ
bir yumurta sarısı
susam çörekotu
unun ortasını havuz gibi açalım.mayayı, şekeri, suyu, yağı,sütü ve tuzu katıp karıştıralım.hamurumuzu yoğuralım..biraz un eklenebilir.....
hamurumuzun üzerine nemli bez örterek sıcak biyere koyalım..bir saat bekletelim
onu beklerken şişlerimizi hazırlayalım:
şişlere malzemeleri sırasıyla dizelim.. tabii küçük domateslerimizi de unutmamak lazım..o an evde küçük domatesi olmayan normal domatesi doğrayark ta yapabilir.
fırın tepsisinw koyalım şişlerimizi ayrı bir yerde salçalı su yapalım ve şişlerin üstüne dökelim..fırında suyunu biraz çekene kadar pişirelim
gelelim hamurumuza . hamur mayalanmış iki katı olmuştur zaten..elimizi ve tepsimizi yağlayarak ve unlayarak hamurumuza pide şeklini verelim..üstüne tahta kaşığın sırtıyla çizgiler çekelim.
bir saat daha tepside mayalanmasını bekleyelım.
mayalanınca üstüne yumurtalı karışımı dökelim. susam ve çörekotuda dökelim ve 2oo dereceli fırında pişirelim..
pişerken eğer üstü sertleşirse fırçaile sıvıyağ sürün fırına tekrar verin..
afiyet olsun
BU TARİFLERİMİ DE SEVİLİN DÜZENLEDİĞİ İFTAR BEREKETİ ETKİNLİĞİNE YOLLADIM. AMA LİNK VERMEYİ UNUTMUŞUM.SAĞOLSUN SEVİL HATIRLATTI... ETKİNLİK ÇOK GÜZEL DEVAM EDİYOR....ÇEŞİT ÇEŞİT İFTAR YEMEKLERİNE BAKMAK İSTERSENİZ BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.